Plüto'nun  Olağanüstü   Gizemi

Alacakaranlık  Kuşağı 

Yazgına  Asi  Olma

Spinoza'nın Tanrısı, Astroloji ve Otizm

Astoloji'de  Kalıtımsal   Etkiler

Mistik Hindistan'ın Gerçeküstü Yaşamı

 

MUAZZEZ  İLMİYE   ÇIĞ

UZUN  BİR  YAŞAM  VE   BÜYÜK  YETENEKLER   BAĞIŞLANMIŞ   KADIN

 

 

Türkiye ve dünyada Sümerolog  olarak tanınan  bilim insanı Muazzez hanım  20 Haziran 1914 günü Bursa’da saat 15:30’da dünyaya gelmiş  Atatürk çağının ünlü  laik  Türk kadınıdır.  Vikipedi sayfalarında biyografisi  hakkında şunlar yazılıdır :

 

Sümer ve Asur uygarlıkları üzerinde çalışmalar yapan Türk arkeolog, dilbilimci  ve yazardır. Türkiye’de laiklik ve kadın haklarının önde gelen savunucularından biridir. Alman Arkeoloji Enstitüsü  Tarih Öncesi Bilimler Enstitüsü'nün onursal üyesidir.

 

Muazzez İlmiye, savaşın patlak vermesinden birkaç hafta önce Bursa'da doğdu. 1919'da beşinci yaş gününü kutladığı sırada Yunan Ordusu tarafından İzmir işgali  üzerine öğretmen olan babası, ailesinin güvenliğini sağlamak için Çorum kentine taşındı ve genç Muazzez burada ilköğrenimini tamamladı. 1926'da sınavla Bursa Kız Muallim Mektebi'ne girdi ve 1931'de, 17 yaşına geldiğinde ilkokul öğretmeni yetiştiren bu okuldan mezun oldu.

 

Yaklaşık beş yıl boyunca, bir başka  kent olan  Eskişehir'de öğretmenlik yaptı.   1936'da  Hititoloji Bölümü'ne kaydoldu. Hocaları arasında,  Alman-Yahudi  ünlüler gibi dönemin en önemli Hitit kültürü ve tarihi uzmanları vardı. 1940 Yılında diplomasını aldıktan sonra  binlerce çivi yazılı tablet alanında çalışmalarıyla uzman haline geldi. 74 bin tabletten oluşan çivi yazılı belgeler arşivini oluşturmuş ve 3 bin tabletin kopyasını çıkarıp yayınlamıştır.

 

Sümer ve Hitit kültürlerini tanıtan 13 kitap yayınlamış ve 2000 yılında İstanbul Üniversitesinden Sümerolog unvanıyla fahri doktora almıştır. Muazzez İlmiye 1940-1983 yılları arasında evli kalmış ve 2 kız çocuğu olmuştur. 2014 Yılında yüz yaşına girmiş ve 2024 yılında 110 yaşında iken vefat etmiştir.

 

Vedik astroloji Dasa sistemindeki Vimshottari dasa tablosuna göre  insanların bir hayat içinde yaşayabilecekleri bütün dasa’ları yaşayan ender kadınlardan biridir. Böylece uzun bir hayat sahibi , büyük bir yetenek ve bilim  alanında başarılar kazanan ünlü  Laik Türk kadınıdır. Onun bütün özelliklerini yansıtan Vedik Doğum haritası (Rashi)  mucize gibi görünen yaşam öyküsünü net şekilde gösteriyor. Astroloji bilimini burç yorumlarından ibaret düşünen beyinler için gerçek anlamının ne kadar büyülü ve gizemli olduğunu gösteren önemli bir delil sayılabilir.

VEDİK   HARİTALAR

BALIK

6.Ev

KOÇ

7.Ev

 

BOĞA

8.Ev

SATÜRN AY

İKİZLER

9.Ev

GÜNEŞ

BALIK

2.Ev

 

KOÇ

3.Ev

BOĞA

4.Ev

MARS

İKİZLER

5.Ev

KOVA

5.Ev

RAHU

 

VEDİK

 

RASHİ

(Doğum)

YENGEÇ

10.Ev

VEN MER

KOVA

1.Ev

RAHU

 

 

VEDİK

 

NAVAMSA

 

YENGEÇ

6.Ev

MERKÜR

OĞLAK

4.Ev

JÜPİTER

ASLAN

11.Ev

MARS

KETU

OĞLAK

12.Ev

AY

ASLAN

7.Ev

KETU

YAY

3.Ev

AKREP

2.Ev

TERAZİ

1.Ev

YB

BAŞAK

12.Ev

 

YAY

11.Ev

AKREP

10.Ev

GÜNEŞ

TERAZİ

9.Ev

BAŞAK

8.Ev

JÜP VEN

SATÜN

Vedik  Haritalar

VEDİK  HARİTALARIN     YANSITTIĞI     MÜKEMMEL   HAYAT

Muazzez İlmiye Çığ için hazırlanan Vedik Rashi (Doğum) ve Navamsa haritalarında yaşamın her olayının nasıl gösterildiğini ve özel birisi olmak için kaderin gizemli işaretlerini aşağıda maddeler içinde açıklayacağız. Burada ortaya çıkan Vedik haritaları bebeğin dünyaya geldiği zamanda hazırlandığında bütün yaşamın her olayını ve zamanlamasını gösterdiğini anlayacağız. Bu bakımdan Vedik Astroloji sistemi mistik bir sanat eseridir !

Uzun  Bir   Hayat

 

Rashi haritasında yaşam evi 8.ev (Boğa) olurken  hayat uzunluğunu kontrol eden gezegen olan SATÜRN de 8.evde yerleşmiştir. Eğer Satürn kuvvetli bir evde yerleşmiş ise uzun hayat verir. Eğer bu kuvvetli olduğu ev 8.ev olursa hayat uzunluğu daha büyür. Ayrıca, Satürn Navamsa haritasında da kuvvetli olduğu burçta yerleşir ve burada da 8.evde olursa hayat uzunluğu iki katına çıkar. 100 yaşından daha fazla olur.

 

Rashi haritasında Satürn “dost ev” olan Boğa burcundadır. Gezegen 8.evde hayatı uzatır. Navamsa haritasında Satürn “dost” ev olan Başak burcundadır. Gezegen bu haritada 8.evdedir. Yaşam uzunluğu olarak kutsanmış gibidir insan. Çok uzun bir hayata sahip olur. Vimshottari Dasa bu hayata “Purnayu” adını verir. Purnayu hayat uzunluğu 75-120 yıl arasında olur.

 

Hayatı uzatan faktörler Navamsa haritasında Satürn yönetici olduğu Oğlak veya Kova burcunda yerleşmesidir. Ayrıca Jüpiter,Ay, Merkür ve Venüs gibi olumlu gezegenler de köşe (Kendras) evlerde yerleşmelidir. Yukarıdaki Rasi haritasında sadece Ay 8.evde olduğundan yaşam uzunluğu 120 seneye ulaşamamıştır. Yine de haritanın sahibi kişi bütün Dasa’ları yaşamış talihli birisidir.

 

Hayat sonunu  gösteren harita yerleşimi 22.Drekkana olur. Bu yerleşim 8.evin ikinci ondalığındadır. Yaşam sonu karın bölgesindeki dalak ve safta kesesi gibi organlar tarafından neden olunur.  Karında şişkinlik belirir. Sekizinci evde Satürn ve Ay bulunduğundan yaşam sonu hastane tedavisi sırasında gelir. Eğer burada gezegen olmazsa yaşam sonu aniden ortaya çıkar. Yatak faslı (yatakta bakım)  olmaz.

Hayattaki  Büyük  Başarıların    Görülmesi

 

Ay Düğümleri (Rahu-Ketu) “Vargottama” gücündedir. Merkür de “Vargottama” gezegendir. Eğer bir gezegen Rashi ve Navamsa haritalarında aynı burçlarda yerleşirse “Vargottama” adı verilen büyük bir kuvvet kazanırlar. Rahu (Kuzey Düğümü) haritalarda Kova burcundadır. Ketu (Güney Ay Düğümü) haritalarda Aslan burcundadır. Merkür de haritalarda  Yengeç burcunda yerleşerek Vargottama olmaktadır. Bu durumda büyük başarılar sahibi olacaktır. Rahu ve Ketu Vargottama olması sihirli bir kozmik olaydır. İnsanı çok başarılı yaptığı gibi hem ülkesinde hem de yabancı ülkelerde tanınan birisi yapar. Ayrıca Ay düğümlerinin yöneticileri olan gezegenler de başarıyı zirveye taşıyabilir. Bu gezegenlere “Karmik Kontrol Gezegenleri” adı verilir.

 

Karmik  Kontrol  Gezegenleri

 

Rahu Kova burcunda olduğundan Karmik Kontrol gezegeni SATÜRN olacaktır. Ketu Aslan burcunda olduğundan Karmik Kontrol gezegeni GÜNEŞ olacaktır.  Satürn Boğa burcundadır ve Nakshatra olarak  “Mrigashira” içindedir. Takımyıldızın yönetici gezegeni MARS olur. Güneş İkizler burcundadır ve  nakshatra olarak Mrigashira içindedir. Yönetici gezegeni MARS olur. Böylece Karmik kontrol gezegenlerinin yöneticisi Mars olduğundan Rashi haritasındaki yerine bakarız.

Mars  Ay düğümleri ekseninde yerleşmiştir. Karmik Kontrol gezegenleri ile Ay Düğümlerinin ilişkisi bulunması kişiye çok güçlü araştırma ruhu verecektir. Mars ile Ketu beraberliği aslında ruhsal olarak insanın aklını çekecek zararlı psikolojik enerjiler üretir. Fakat harita çok kuvvetli Yoga yerleşimlerine sahip olduğundan ruhsal etkiler onu başka insanların çözmekte zorlanacakları uğraşlara çeker. Ünlü bir Sümerolog olmak gibi. Çünkü binlerce tablet araştırması ve kavramlarını çözmesi normal bir insan için imkansız gibi  zor bir uğraştır.

 

Mükemmel ve Güçlü  Bir Yoga : Laksimi Yoga

 

Yoga adı verilen gezegen özel bileşimleri sadece Vedik Astroloji’de yer alır. Bunlar Yoga yapan gezegenlerin ortaya muhteşem enerjiler çıkartmasını sağlar. Vedik sisteminde en kuvvetli Yoga olan  “Laksimi Yoga” birinci ev yöneticisi ile dokuzuncu ev yöneticisi arasındaki ilişkiden oluşur. Rashi haritasında birinci evin yöneticisi VENÜS ile dokuzuncu evin yöneticisi MERKÜR birlikte  10.evde (Yengeç) yerleşerek Yoga yapmışlardır. Bu Yoga büyük başarı ve tanınma göstergesidir. Bu yogaya sahip kişinin hayatta başarısız kalması olanaksızdır.

Laksimi Yoga yapan MERKÜR aynı zamanda “Vargottama” gezegendir. Merkür kontrolünde olan her alanda ve konuda insanı başarılı, yetenekli ve üstün yapar. Bu Yoga kariyer evinde olduğundan müthiş başarılı birisi olur. Eğitim alanında süper birisidir. Yayın faaliyetlerini kontrol eden Merkür kişiye çok sayıda kitap yayınlatır. Onu dünya çapında bir konuma ve tanınmışlığa taşır.

 

Kozmik  Tetiklemeler

 

Vedik sisteminde incelediğimiz haritalarda hayatın her alanında geleceği gösteren pek çok kozmik işaret vardır. Örneğin Jüpiter ile Venüs arasında görünüm olması ortaya “Satkalara Yoga” çıkartır. Bunun anlamı mükemmel ve başarılı bir evlilik hayatıdır.   Çocuk temsilcisi JÜPİTER köşe ev olan 4.evde (Oğlak) yerleşmiştir. Gezegen çocuk temsilcisidir.  Oğlak dişi burçtur. Ayrıca Jüpiter Venüs ve Merkür ile görünüm yaptığından  çocukların cinsiyeti kız olur ve hayatta başarılıdırlar. Rahu çocuk evi olan 5.evde yerleşmiştir. Rahu Navamsa haritasında kuvvetli bir yerleşimde olunca ortaya “Bahapudra” Yoga çıkartır. Bu işaret çocuk sayısının kişinin arzuladığı sayıda olmasını sağlar.

Evlenme zamanı bile Vedik haritadan yorumlanarak bulunabilir. Rashi haritasında yedinci ev olan Koç burcu evlilik göstergesidir. Koç burcunu yöneten MARS Ekliptik ekseninde yerleşmiştir. Mars ile Rahu görünümü evliliğin Rahu Maha Dasa içinde olacağını gösterir.  Jüpiter’in yerleştiği nakshatra yönetici gezegeni de Mars olduğundan evlilik antardasa zamanını gösterir. Böylece evlilik zamanı “Rahu-Jüpiter Dasa” olarak hesaplanır. Bu dasa periyotu  1938-1941 arasında yaşanır. Evlilik tarihi de 1940 olmuştur.

Rashi haritasında en kuvvetli Yoga kombinasyonu Jüpiter-Venüs-Merkür görünümüdür. Buradan ortaya “Bheri Yoga” çıkar. Bu Yoga varlık ve ün sahibi olmayı, mükemmel bir evlilik yapmayı, sevilen çocuklara sahip olmayı, düzgün bir karakter kazanmayı, beğeni  kazanmayı ve yazarlık başarısını   belirten muhteşem bir kozmik işarettir.

Böyle büyük ve başarılı, laik, vatanını çok seven, dünyada eserleri ile tanınan bir kadın ne yazık ki saçma sapan iddialarla suçlanmış ve mahkemeye çıkartılmıştır. Ülkesinin kurtuluşunu bilimde gören Atatürk ve Cumhuriyet sevdalısı Muazzez İlmiye Çığ kahraman bir Türk kadınıdır.  Cennet varsa muhakkak ruhu oradadır.

 

©Yücel Sügen

 

18.11.2024

 

 

 

MİSTİK  HİNDİSTAN’IN GERÇEKÜSTÜ  YAŞAMI

HAYATI   YÖNETEN   KURALLAR

 

 

Dünyanın en tuhaf ülkesinin Hindistan olduğunu orada yaşayan yabancı birisi kısa zamanda anlayabilir. Fakirlik denince bunun en acı ve irkitici örnekleri buradadır. Görkemli zenginlik denince  kimse Hintli varsılın eline su dökemez !  Hintli fakir zengin  Hintli Raca’nın sarayına yakın bir sokakta yaşar ve gece kıvrılarak uyuduğu yerin yakınında  sokağa abdestini yapar !  Varlık ile yokluk arasında tezatlar ülkesidir. Mistizmin tepe noktasıdır. Yaşamın çarpıcılığını ve fakirliğin dip noktasını anlamak için “Apu Üçlemesi”  adlı filmleri izlemek fikir verebilir.  Yönetmenliğini Satyajit Ray’ın yaptığı 3 filmde fakirlikle mistizmin dev varlıklarını izleyebilirsiniz. Hindistan’a gittiğimde  asıl amacım Vedik astrolojisinin ruhunu öğrenmek veya hissetmekti. Böylesine Tanrısal bir güce sahip gelecek yorumu ancak tezatlar ülkesinin yaşamından çıkabilir !

 

Hindistan’da yaşadıklarımı ve gördüklerimi yeniden bana hatırlatan bir medya haberi olmuştu. “Hindistan’ın  en zengin iş adamı  Ratan Tata 86 yaşında vefat etti” haberi tüm dünyada duyurulmuştu.  Oradayken Tata marka pek çok araca binmiştim. Daha sonra tüm dünyada kullanıldıklarını gördüm. Bilgisayar alanında üstün zeka sahibi bir ülke olmuşlardı. Her şeyde tezatlık vardı. Orada benim rehberim olan  Bay Prashant’ın evini ziyaretimde  bahçe içinde yerden yüksek inşa edilmiş tek katlı binanın kobra girmesini önlemek için böyle yapıldığını ama bir gün koridorda bir kobra ile karşılaştığını anlatmıştı ! Ölüm tehlikesinin bu kadar yakın olması bir yaşam tezadı değil mi ?

 

Evlenme hazırlıkları yapan Prashant iki ailenin ancak Vedik astroloji eşleşim analizinden sonra kararı onayladıklarını söylemişti. Eğer analiz evlenmelerini onaylamasaydı ne olurdu diye sorduğumda sevdiğim kızı elimden kaçırırdım demişti. O günleri anarken her önemli vefat haberini aldığımda yaptığım gibi Ratan Tata’nın Vedik haritalarını kurdum. Zaten ünlü insanların doğum haritalarını veren Vedik astroloji web siteleri de vardır.

 

Ünlü Hint iş adamı ve zengini Ratan Tata’nın hayatını yansıtan Rasi (Doğum) haritasında astroloji dersi verecek kadar ilginç kozmik işaretler olduğunu görünce bundan çok yararlı bir makale çıkabileceğini anladım. Aşağıda verilen Rasi ve Navamsa haritalarında Vedik astrolojisinin mistik gücünü ve büyüklüğünü anlayacaksınız. Hayatın büyüsünü hissetmek için Vedik astrolojisi öğrenmek en kestirme yoldur.

 

 

BALIK

4.Ev

SATÜRN

KOÇ

5.Ev

 

BOĞA

6.Ev

KETU

İKİZLER

7.Ev

BALIK

12.Ev

JÜPİTER

 

KOÇ

1.Ev

AY KETU

BOĞA

2.Ev

VENÜS

İKİZLER

3.Ev

KOVA

3.Ev

MARS

 

VEDİK

 

RASHİ

(Doğum)

YENGEÇ

8.Ev

KOVA

11.Ev

 

VEDİK

 

NAVAMSA

 

YENGEÇ

4.Ev

GÜNEŞ

OĞLAK

2.Ev

JÜPİTER

ASLAN

9.Ev

OĞLAK

10.Ev

MARS

ASLAN

5.Ev

SATÜRN

YAY

1.Ev

VEN GÜN

MERKÜR

AKREP

12.Ev

RAHU

TERAZİ

11.Ev

AY

BAŞAK

10.Ev

 

YAY

9.Ev

AKREP

8.Ev

TERAZİ

7.Ev

RAHU

BAŞAK

6Ev

MERKÜR

 

Ratan Tata 28 Aralık 1937 günü Bombay’da saat 06:30’da (Z  -05.30) dünyaya gelmiştir.  Mimarlık eğitiminden lisans derecesiyle mezun olan Ratan iş hayatında mükemmel işler başarmış ve ülkesinde öncülük etmiştir. Hayatında hiç evlenmemiş ve çocuk sahibi olmamıştır.  Kendi, açıklamasıyla şöyle dediği biliniyor : "Dört kez evlenmeye yaklaştım ve her seferinde korkudan veya bir sebepten geri adım attım". Vedik haritalarında  bunların da  kozmik nedenleri açık şekilde görülüyor. Vedik astrolojisi tutkunları için güzel bir sınama sorusu olabilir.

 

Ratan Tata,  7 Ekim 2024 günü  Mumbai kentinde hastaneye kaldırılmış ve yoğun bakımda,  9 Ekim 2024 günü saat 23:30’da ölmüştür. Ölüm nedeni nefes darlığı (Dispne) olarak açıklanmıştır.

 

VEDİK  HARİTALARIN     ÖZELLİKLERİ

 

1) Rasi (Doğum) haritasında  Yükselen Burç Yay olup yönetici gezegen JÜPİTER para evi olan 2.evdedir. Zengin olacak insanın en önemli kozmik işaret budur. Bütün varlığı, çalışması, eğitimi ve mücadelesi hep para kazanmak amacını güden insanın tipik şifresidir.

 

Para evinde yerleşen Jüpiter 1.ev (Yay) ve 4.ev (Balık) yöneticisidir. Para evinin yönetici gezegeni SATÜRN olup 4.evde (Balık) yerleşmiştir. Jüpiter ile Satürn “Burç değiştiren gezegenler” olmuştur. Bu kozmik olay ortaya bir Yoga çıkartır. “Parivartana Yoga” oluşuyor. Eğitim başarısı, büyük taşınmaz malların ve maddi gücün sahibi olmak, İşte 1.ev, 2.ev ve 4.ev arasındaki gizemli işbirliğinin ve muhteşem astroloji  tılsımın sonucudur.

 

Dördüncü ev taşınmaz malları temsil ettiği kadar araç ve makineleri yönetir. Tata markası sadece Hindistan’da değil dünyada ünlüdür. Ayrıca Rasi haritasında muhteşem sayılan Yoga’lar vardır. Yoga Vedik sisteminde yer alan gezegensel birleşimler demektir ve özel anlamları vardır.

 

Birinci evde (Yay) yerleşen 9.evin (Aslan) yönetici gezegeni GÜNEŞ ortaya “Laksimi Yoga” çıkartır. Başarı, varlık sahibi olmak, hayatta yükselmek ve kazanmak göstergesidir.

 

Ay Yükselen (Chandra lagna) yöntemine göre Jüpiter ve Ay köşe evlerde olur. Bu da ortaya “Gajakesekari Yoga” çıkartır. Vedik sisteminin en görkemli yogasıdır. Haritasında bu Yoga bulunan kişi hayatta her alanda başarılı olur.

 

Vimshottari  Dasa

 

JÜPİTER      28.12.1937

SATÜRN      19.01.1952

MERKÜR      19.01.1971

KETU           19.01.1988

VENÜS         19.01.1988

GÜNEŞ        19.01.2015

AY               19 01.2021

MARS           19.01.2031

RAHU           19.01.2038

 

2)  Vedik haritaların en önemli  kozmik özelliği yaşam sonu ve ölüm nedeni konusudur. Burada incelenen  Ratan Tata’nın Vedik haritaları da bu nedenle çok önemlidir. Yaşam sonu hesaplamasında “Maraka” denen ölüm getiren gezegenler bulunmalıdır. Bu gezegenler Yükselen Burç yerleşimine göre hesaplanır. Yay yükselen bir Rasi haritasında SATÜRN ve VENÜS Maraka gezegen olur.  Yükselen Burca göre 8.ev (Yengeç) veya  Ay Yükselene göre 8.ev (Boğa) evleriyle Satürn görünüm yaparsa ve ayrıca 8.evi yöneten gezegenle de görünüm yaparsa kişi 80 yaşın üzerinde bir hayat uzunluğuna sahip olacaktır.

Rasi haritasında Ay yükselene göre Satürn 8.ev olan Boğa burcuyla ayrıca Boğa yöneticisi Venüs ile görünüm yapıyor. Bu da 80 yaş üzerinde bir hayat demektir. Eğer yaşam uzunluğunu yöneten Satürn Rasi ve Navamsa haritalarında kuvvetli (dost) olduğu burçlardan birinde olsaydı yaşam daha da uzun olacaktı. Oysa Rasi haritasında Satürn Balık burcundadır. Navamsa haritasında da düşman sayılan Aslan burcundadır. Bu yüzden yaşam uzunluğu 85-90 arasında kalır.

 

Ölüm zamanında yaşanan Dasa “Ay – Jüpiter Dasa” olmuştur. Yay yükselene göre Maraka gezegen olan Satürn ve Venüs periyotlarında neden yaşam son bulmamıştır ? Bunu araştıralım.

 

Bu sorunun birinci yanıtı Satürn ile Jüpiter’in Burç değiştiren gezegenler olarak Parivartana Yoga yapmalarıdır. Böylece Satürn Maraka olmaktan çıkmaktadır. Ay yükselene göre 8.ev ve yönetici gezegen ile görünüm yaptığından Satürn hayatı uzatmaktadır.

 

Ratan Tata vefat tarihinde ”Ay – Jüpiter Dasa” yaşıyordu. Normal olarak Güneş ve Ay Maha (Büyük) dasalarda Maraka olarak çalışmazlar.Bu haritada Ay nasıl Maraka gezegen olmaktadır. Bunun nedeni Ay’ın 8.evin (Yengeç) yönetici olup 11.evde yerleşmesidir.  Bu durumda Ay, Maraka olarak ölüm vermiştir.  Hatta Ay ölüm nedeni olan “Dispne” hastalığının göstergesidir.

 

Vedik astroloji  bilgesi Parasara, doğum zamanında  Satürn'ün işgal ettiği evden itibaren sayılan 8. evin Mrityu-bhava veya Ölüm Evi olduğunu belirtir. Natal Satürn Balık burcundadır. Buradan itibaren 8.ev sonrasında  Terazi burcu ve burada yerleşen Ay vardır. Böylece gezegenin Maraka olduğunu görüyoruz.  Yay yükselene göre diğer Maraka gezegen olan Venüs Yay burcundadır. Buradan itibaren 8.ev sonrası Yengeç burcu olur. Yengeç yönetici gezegeni Ay olduğundan gezegen Maraka olur.

 

Vedik astroloji sistemi yaşamın en mistik olaylarının bile açıklanabildiği bir uygulamadır. Astroloji ile ilgilenenlerin öğrenmesi gereken çok önemli bir okültizm  yöntemidir.

 

©Yücel Sügen

 

12.10.2024

 

 

 

 

ASTROLOJİ’DE  KALITIMSAL   ETKİLER

METİN  AROLAT’IN  GİZEMLİ   ÖLÜMÜ

 

 

Şarkıcı ve yönetmen Metin Arolat, 20 Eylül 2024 günü sahnede fenalaşarak vefat etti. 28 Mayıs 1972 günü İzmir’de saat 23:44’de dünyaya gelen Arolat’ın genç yaşta ölümü  için tıp bilimi ne açıklarsa açıklasın Astroloji bilimi açısından çok önemli işaretler taşımaktadır. Vedik sisteminde Rasi (Doğum) haritasında kaderini yöneten kozmik gücün kalıtımsal olduğunu gösteren net işaretler vardır. Soydan geçen etkiler onun hayatını kısaltmıştır. Oysa, kozmik olarak insanları yanıltacak uzun hayat işaretlerine sahiptir. Bu nedenle astrolojinin gizemini yansıtan ve bu konuda bilgilenmek isteyenler için eşsiz bir örnektir. Başka bir açıdan da gerçek astrolojinin şaşırtıcı derinliğini yansıtmaktadır. Bunları görmek üzere Metin Arolat’ın  aşağıda verilen Vedik haritalarını inceleyeceğiz.

 

BALIK

3.Ev

KOÇ

4.Ev

 

BOĞA

5.Ev

MER GÜN

SATÜRN

İKİZLER

6.Ev

VEN

MARS

BALIK

10.Ev

MARS

 

KOÇ

11.Ev

BOĞA

12.Ev

GÜNEŞ

SATÜRN

İKİZLER

YB

1.Ev

KOVA

2Ev

 

VEDİK

 

RASHİ

(Doğum)

YENGEÇ

7.Ev

KETU

KOVA

9.Ev

MER

RAHU

 

VEDİK

 

NAVAMSA

 

YENGEÇ

2.Ev

JÜPİTER

OĞLAK

YB

1.Ev

RAHU

ASLAN

8.Ev

OĞLAK

8.Ev

AY

VENÜS

ASLAN

3.Ev

KETU

YAY

12.Ev

JÜPİTER

AKREP

11.Ev

AY

TERAZİ

10.Ev

BAŞAK

9.Ev

 

YAY

7.Ev

AKREP

6.Ev

TERAZİ

5.Ev

BAŞAK

4Ev

 

VEDİK  HARİTALARDA  ÖLÜMÜN  KOZMİK    İŞARETLERİ

 

1) Arolat’ın Vedik Rasi (Doğum) haritasında Yükselen Burç  (1.Ev) Oğlak burcunda ve Ekliptik ekseninde (Rahu-Ketu axis) yerleşmiştir. Ekliptik ekseni kalıtımsal etkilenmeleri gösterir.  Tutulum ekseni Rahu (Kuzey) elemanı Baba temsilcisi GÜNEŞ ile görünüm yapıyor. Ketu (Güney) ucu da Anne temsilcisi AY ile görünüm yapıyor. Anne ve babadan ve soydan gelen önemli özellikler çocuğa da yansımaktadır. Bunlar içinde yer alan yaşam süreci  ve ölüm şekli de etkilenecektir.

 

2) Aslında Rasi ve Navamsa haritalarında aynı burçta  (Boğa) yerleşen SATÜRN  “Vargottama” adı verilen bir kuvvet kazanır. Bazı  Vedik astrologlar Vargottama olan Satürn için uzun bir hayat göstergesi olarak bakarlar. Vedik astroloji üzerinde çalışmaya başladıktan sonra  "The New York Times" gazetesinin Internet sayfalarında yer alan  Obituary yani Ölüm haberleri sayfasında incelediğim ünlü insanların hayatları bana Vargottama Satürn’ün bazen kısa hayat verdiğini göstermiştir.

 

Kısa hayatın böyle kuvvetli Satürn sahibi insanları etkilemesinin ana nedeni kalıtımsaldır. Bunu yansıtan Ekliptik eksenidir. Ancak bir şart daha gerekiyor. Yükselen Burç ta Ekliptik ekseninde yerleşmelidir. Yukarıdaki Rasi haritasında Yükselen Burç Ekliptik ekseninde ve Rahu evindedir. Rahu Oğlak burcunda büyük kuvvet kazanır. Rahu  “Uttarashadha” Nakshatra içindedir ve takımyıldızın yönetici gezegeni Güneş olur. Güneş vücutta kalbimizi yönetir.

 

3) Rasi haritasında ölüm evi olan 8.ev Aslan burcundadır. Aslan burcu kalbi temsil eder. Ölüm sebebini gösteren 22.Drekkana yerleşimidir. Rasi haritasında 22.drekkana aslan burcunun ikinci ondalığında yerleşmiştir. Bu kozmik işaret yaşam sonu sebebinin  kalp krizi olacağı vurgular.

 

4) Rasi haritasında eğer ölüm evi olan sekizinci evde gezegen yerleşimi olmazsa ölümün aniden geleceğini gösterir. Rasi haritasından izlendiği gibi 8.evde (Aslan) gezegen yoktur.

 

5) Ekliptik ekseni kuzey ve güney ucunda yerleşen Rahu ve Ketu’nun bulunduğu burçların yöneticileri  Satürn ve Ay olup  yerleştikleri burçlarda karşıt görünüm yapmaktadır. Rahu-Ketu burç yöneticilerine “Karmik Kontrol Gezegenleri” denir. Bu gezegenler aralarında bir görünüm ilişkisi yaparsa ölüm nedeni kalıtımsaldır.

 

6) Yaşam sonu tarihinde (20.09.2024) Transit Satürn  21° Oğlak burcundadır. Natal Ay’a göre T.Stürn 4.evde olunca “Kandaka Satürn” adı verilen zor bir periyot vardır.  Satürn Kandaka pozisyonlarında natal Ay’a göre kare evlerdedir. Bunların içinde en risklisi ilk kandaka olur. Yani T.Satürn N.Ay’a göre ilk kare ev olan Kova burcunda yaşanır. Ölümde rol oynayan bir de Satürn Kandaka olayı vardır.

 

7) Hayatta yaşanacak zor zamanlarda insana yardımcı olabilecek kozmik gücü JÜPİTER sağlar. Rasi haritasında Jüpiter zararlı 12.evde (Yay) yerleşmiş olup diğer gezegenlerle görünümü yoktur. Bu durumda hayatının uzatılması için Jüpiter enerjileri rol oynamamıştır.

 

Babasını, ağabeyini ve annesini  art arda kaybeden Arolat  şöyle demiştir ; “Hayat böyle bir şey …Sıralı ölüm”  Onun ölümü  astroloji için önemli bir yorum özelliği  ve beceri katkısı yapmıştır !

 

©Yücel Sügen

 

23.09.2024

 

 

SPİNOZA’NIN   TANRISI,  ASTROLOJİ  VE  OTİZM

 

 

 “Ben Spinoza’nın tanrısına inanıyorum.”  Albert Einstein.

 

Hollandalı bir filozof olan Spinoza   Tanrının doğası hakkında yaşadığı zamana çok ters gelen fikirler üretmiştir. Kitapları daha sonra Katolik  kilisesi tarafından yasaklanmış, Yahudi’ler de onu dışlamıştır. Çağımızda dinin toplumları yönetenler tarafından bir silah veya algı aracı olarak kullanıldığını düşünürsek bağnazlık çağında insanların yakıldığı bir zamanda canını kurtarmış olması mucizedir. Yine de uzun bir hayatı olmamış, 44 yaşında ölmüştür.  Spinoza 24 Kasım 1632 yılında dünyaya geldiğine göre Vedik haritasında Satürn yerleşimi Akrep burcundaydı. Akrep burcu Satürn için düşman burç sayıldığından insana uzun bir hayat vermez. Filozof hayatın uzunluğunun bile önceden belirlenmiş olduğunu hissetmiş olmalıdır !

Bu noktada özgür iradeyi reddeden Spinoza’nın anlam ve amaç kavramlarını nasıl yorumladığına bakalım. Ona göre, Tanrı Doğa’nın bir sureti olan insan, özgür iradesi olmamasına karşın bir amaç uğruna hareket etme eğilimindedir. Ancak bu, bir doğa anlayışına sahip olmamasından ve insanın kendi düşünce biçimini doğaya dayatmasından kaynaklanır.

 

“Yalnızca kendi doğası gereği var olan ve eylemi yalnızca kendisi tarafından belirlenen şeye özgür denir. Öte yandan, kendisi dışındaki bir şey tarafından sabit ve belirli bir varoluş veya eylem yöntemine göre belirlenen şey zorunludur veya daha doğrusu sınırlıdır.” İşte Astroloji’de bu temel inancı destekler. Dünyaya gelmek dahil yaşamın her parçası tanrı doğa tarafından kurgulanmış sınırlı bir  yolculuktur. Özgür irade olmayan bu yolculukta kader denen yazgının oyuncağıdır insan. Dünyaya gelmesi bile rastlantı değildir insanın. Çünkü anne ve babasının doğum haritasında ne zaman ve nerede doğacağı ve cinsiyeti yazılıdır.

 

İnsanlar, doğanın bir parçası oldukları için sınırlandırılmış varlıklardır; insanın eylemleri de evrenin kuralları tarafından sınırlandırılmıştır. Bu noktada evrenin kuralları ile kastedilen kurallar bütünün bir parçasının da  beynin işleyiş mekanizmaları olduğunu öne sürebiliriz. İnsanın pek çok kararı, bedeninin gösterdiği pek çok reaksiyon ve sonrasında alınan aksiyonlar, birincil beynin direktifi ile hayat bulur ve bunlar da çoğu zaman bilinçdışında gerçekleşir. Dolayısıyla insanın kendi karar ve edimleri üzerindeki kontrolü de son derece sınırlı hatta yok denecek kadar azdır. Kaderinde yazılı olan sınırlamanın dışına çıkabilecek insan yoktur. Hastalıklar, var olmak, dünyaya gelmek veya bir kazada can vermek gibi olgular tanrı doğanın doğumla birlikte insana biçtiği  bir gelecektir. Bu astrolojik kaderin mistik bir özgürsüzlük olduğunu otizm hastalığı ile göstereceğiz.

 

OTİZM  HASTALIĞININ  HOROSKOPTAKİ   İŞARETLERİ

 

Bir okurumuzdan aldığımız mesajda yazılmış olanları birlikte okuyalım.

 

“Geçtiğimiz ay oğluma bir uzman hekim tarafından hafif otizm (Asperger sendromu) ve bana da otizm spektrum bozukluğu teşhisi kondu. Ben alışana kadar bir süre geçti ve bunu düşünmekten doğru düzgün çalışamadım. En son Gündem yazınızda kanser hakkında doğum haritasında bilgi bulunabileceğini yazmıştınız. Bence otizm de doğum haritasında tespit  edilebilecek bir husus diye düşündüm. Otizm erkeklerde çok daha fazla görülüyor, aşağıda ben dahil oğlumun doğum  bilgilerini yazıyorum. Otizmin kala sarpa yoga gibi zorluk çıkartacak  kozmik bir etkisi olduğunu düşünürsek etkinin zayıflatılacağı yantra/mantra/takı taşı kullanımı ve yıllar içinde ne zaman iyice zayıflayacağı projeksiyonları üzerinde çalışılabilir.”

 

Birinci  Örnek  : Erkek kişi : 14 Ocak 1978 / 21:10 / İstanbul /

                      (%60 otizm spektrum bozukluğu)

BALIK

8.Ev

KETU

AY

KOÇ

9.Ev

 

BOĞA

10.Ev

İKİZLER

11.Ev

JÜPİTER

BALIK

6.Ev

 

 

KOÇ

7.Ev

BOĞA

8

SATÜRN

RAHU

İKİZLER

9.Ev

MERKÜR

KOVA

7.Ev

 

VEDİK

 

RASHİ

(Doğum)

YENGEÇ

12.Ev

MARS

KOVA

5.Ev

 

VEDİK

 

NAVAMSA

 

YENGEÇ

10.Ev

OĞLAK

6.Ev

GÜNEŞ

ASLAN

1.Ev

SATÜRN

OĞLAK

4.Ev

GÜNEŞ

ASLAN

11.Ev

YAY

5.Ev

MERKÜR

VENÜS

AKREP

4.Ev

TERAZİ

3.Ev

BAŞAK

2.Ev

RAHU

 

YAY

3.Ev

VENÜS

AKREP

2.Ev

AY JÜP

KETU

TERAZİ

1.Ev

MARS

BAŞAK

12.Ev

 

Özellikle ruhsal hastalıklar Vedik doğum haritalarından anlaşılabilir ve yorumlanabilir.

Bu konuda geçmiş yıllarda  yayınlarımızda çeşitli makaleler de yazılmıştı. Vedik kitaplarımızda bunlarla ilgili bölümler yer almaktadır.

  

Otizm hastalıkları Vedik Doğum haritasında AY ve MERKÜR ile sağlığı ilgilendiren harita işaretlerinin kombinasyonlarının İncelenmesinden görülür. Özellikle bir araştırmada ilk işimiz başta Ay olmak üzere haritadaki konumu ve aldığı görünümlere bakmak olur.

 

Yukarıda verilen  Vedik Rasi haritasında öncelikle AY yerleşimi  Ekliptik ekseninde ve KETU ile birlikte Balık burcunda. MERKÜR de Yay burcunda iyi bir görünümde. Venüs ile beraber ayrıca Jüpiter görünümü alıyor. Zeka ve yetenek gerektiren pek çok meslekte insanı başarılı yapacak yerleşimdir. Zaten bazı insanlarda özellikle teknik konularda büyük yetenek verir. Fakat Merkür Ekliptik ekseni (Rahu-Ketu) ile kare açı yapıyor. Bu da otizm işaretidir ama daha hafiftir.  Kişinin dikkat edeceği şey AY ile KETU beraberliğidir. Ay anneyi gösterir. Duyguları temsil eder ve insanın hayatını karıştırır.Özellikle anneden kaynaklanan duygusal travmalar vardır.

 

Böylece Merkür ve Ay haritada bozulmuş, zararlı bir evde yerleşmiş  veya anaretik derecede olursa Otizm işareti sayılmalıdır. Bunu daha çocuk dünyaya geldiği anda keşfedebiliriz.

 

BALIK

10.Ev

KOÇ

11.Ev

BOĞA

12.Ev

İKİZLER

1.Ev

BALIK

6.Ev

MERKÜR

 

KOÇ

7.Ev

BOĞA

8

İKİZLER

9.Ev

KOVA

9.Ev

 

VEDİK

 

RASHİ

(Doğum)

YENGEÇ

2.Ev

KETU

MARS AY

KOVA

5.Ev

VEN SAT

 

VEDİK

 

NAVAMSA

 

YENGEÇ

10.Ev

JÜP KETU

OĞLAK

8.Ev

RAHU JÜP

ASLAN

3.Ev

OĞLAK

4.Ev

RAHU

ASLAN

11.Ev

GÜN MARS

YAY

7.Ev

 

AKREP

6Ev

TERAZİ

5.Ev

BAŞAK

4.Ev

VEN MER

GÜN SAT

YAY

3.Ev

AKREP

2.Ev

TERAZİ

1.Ev

BAŞAK

12.Ev

 

 

İkinci  Örnek  :  Erkek kişi :12.10.2009 / 21:55 : İstanbul

(Asperger sendromu)

 

İkinci kişinin (çocuğun)  Rasi haritasına gelelim.  AY öncelikle Ketu ve Mars ile birlikte. Çok büyük zarar görüyor. MERKÜR de  kendi burcunda (Başak) ama Satürn ile Güneş arasında zarar görüyor. Ruhsal sorunlar yani otizm işaretidir. Birinci haritadan daha ağır bir durumda. Ama Rahu ve Ketu “Vargottama” gücünde olduklarından daha yetenekli ve bazı alanlarda başarılı olur. Ruhsal hastalık olmasına karşın süper yetenekleri olan  birisi de olabilir.

 

 Verdiğimiz örnekler açık ve net bir şekilde kaderin dünyaya gelinen anda belirlendiğini ve özgür iradenin var olmadığını gösteriyor. Böylece astroloji Spinoza'nın iddiasını doğruluyor ! Bu konuda ayrıca değerli okurumuza teşekkür etmem gerekiyor. Tıp tarafından onaylanmış sağlık durumunu bizimle paylaşmış ve astrolojiye katkı sağlamıştır. Ne yazık ki pek çok kişi bundan kaçınır !

 

©Yücel Sügen

 

05.06.2024

 

 

“YAZGINA    ASİ    OLMA ”

 

Türk ve Altay mitolojisinde  Oğuz Türklerinin atası Oğuz Kağan’ın buyrukları arasında yer alan “Yazgına asi olma” sözü yer alır. Modern astrolojiye kadar kaderin yaşamdaki rolünü bundan daha etkili açıklayan söz yoktur.  Gök Tanrıcılık dini zamanında Türklerin kendilerine özgü inançları ve kader tanımı  vardı.

 

Türkler doğaya ve tinlere saygılı davranıp belli kurallara uyarak, dünyalarını dengede tutmaları ile kişisel güçlerinin doruğuna ulaşıp dışarıya yansıdığına inanırlardı. Eğer bu denge, kötü tinlerin saldırısı veya bir yıkımdan dolayı bozulursa, bir kamın (Şaman)  yardımı ya da Tengri'ye verilen bir adak ile yeniden düzene sokulması gerektiğine inanılırdı.

 

Tengri, bugünkü Türkçedeki Tanrı sözcüğünün eski söyleniş şeklidir. Genel olarak dini ne olursa olsun tüm Türk uluslarında Tengri dönemi gelenekleri görmek mümkündür.  Günümüzde, özellikle Türkiye'de, birçok araştırmacı ve tarihçi, Tengriciliği tek tanrılı bir inanç gibi kabul etmektedir. Bu dinde yobazlık yoktur, kadınları cadı diye suçlayıp ateşte yakmak yoktur, kadınları kapatıp sosyal çevreden uzakta tutarak  değersiz varlıklar olarak görmek yoktur. Ayrıca ulusun atası sayılan kişide kutsal bir  tanrısal yazgı kavramı vardır.

 

YAZGININ  HAYATIMIZDAKİ   GÜCÜ

 

Antik çağ Yunan uygarlığındaki düşünceye göre Kader, insan hayatındaki bütün olayları önceden belirleyen, tabiatüstü bir güce ilişkin dinsel, idealist bir kavramı ifade eder”. Bu kader insanlar ve Tanrılar için geçerlidir. Tanrılar ve insanlar için de mukadder ve değişmez bir kader fikrinin ilâhî yazgıyla olan ilişkisini ilk savunan kişi Homeros olmuştur. Homeros, MÖ. 7. yüzyılda oluşturulduğuna inanılan ve on yıl süren Truva Savaşı’nı anlattığı İlyada Destanı’nda; ölüm gerçeğinin, insanlığın kendisinden kaçamadığı kesinleşmiş bir kaderi olduğunu ifade etmektedir.

 

 İnsanın dünya üzerindeki kaderi de yaşamının sonu olan ölümü de bellidir. Kara kader, insanı kader ile ölüm arasına sıkıştırmıştır. Homeros, Odisseia destanında kaderin varlığı ile ömrün uzun ya da kısa olması ile ilgili pek çok halk inanışlarından bahsetmiştir. MÖ. 484 Yılında dünyaya gelen Bodrum’lu tarihçi Herodot’a göre “.Alınyazısına karşı gelinmez. Alınyazılarımız ezeldeki kesin bilgiye göre yazılarak belirlenmiştir. Kişiler bu yazgılarını ve buna bağlı olarak işledikleri fiillerini değiştiremezler”. Böylelikle, kişilerin kaderlerinin belirlenmiş olması ölümlerinin de belirlenmiş olmasını beraberinde getirmiştir. Zira ona göre: Ölüm, kaderi doldurmaktadır.

 

Filozof Aristo (MÖ 384-322) ‘ya göre evrendeki her şey bir amaç ve bir düzen içerisinde var kılınmış ve böylelikle de yönetilmektedir. Aristoteles’e göre, sağlıklı olma ile uzun ya da kısa ömürlü olmanın kuralları ve nedenleri vardır. Bunlar, Tanrı’dan verili olan şeylerdir. İşte modern çağ astrolojisinin ulaştığı nokta bunlarla ilgili kuralları insanın anlayacağı şekilde tespit ederek var olan sırları çözmek başarısıdır. Bunun tarihi de Vedik (Hint) astrolojisine göre düşünürsek binlerce yıl öncesine dayanır. İnsan beyni yaşam sınırları içindeki sırların pratik çözümüne meyilli olduğundan burç yorumlarına takılı kalmıştır. Örneğin yaşanan yıl içinde Boğa burcunun kaderini veya Ejderha burcunun sağlığını öğrenmeye çalışır ! Oysa yıl içinde yoğun bakıma düşerek eceli ile pençeleşecek bir Boğa burcu insanı ile Maldiv adalarında yaz tatili geçirecek başka bir Boğa burcu insanı olabileceğini düşünemez.

 

KADERİN  BERMUDA  ŞEYTAN  ÜÇGENİ

 

Bermuda şeytan üçgeni adı verilen Atlantik Okyanusu bölgesinden defalarca geçtim. Bazıları büyük fırtınalar öncesiydi ve okyanusun sakin bölgesine doğru gemiyi yönlendirip beladan uzak kaldım. Bazılarında ise Bermuda sahillerini seyrederek sakin deniz ve havanın tadını çıkarttım. Bermuda açıklarında kaybolan gemiler ve uçaklar hakkında pek çok kitap okumuştum. Bunların nedeni hala bilinmiyor. Oysa kaderin Bermuda üçgenine benzeyen yaşam. Ölüm ve ölüm zamanı üçgeni de vardır. Bunların sırları astroloji sayesinde artık biliniyor.

 

Yaşam ve ölüm sırları hakkında Vedik astroloji kaynaklarında çeşitli kurallar ve analizler bulunur. Ben de yıllarca bunlar üzerinde araştırmalar yapan bir Vedik bilgesiyim. Araştırmalarımın ve bulgularımın bana gösterdiği çok ilginç çözümler oldu. Bu kuralların Vedik temel kaynaklar kitapları sayılan “Brihat Jataga” ve “Brihat Parasara Hora Sastra” içinde yer alanlarını,  Hindistan’da bunları satın aldığım yıllardan beri incelerim. Benim bulgularım sırları açıklayan çok etkili ve ilginç olgular ortaya çıkarttı. Bunun anlamı yaşam ve ölüm denklemi arasındaki bazı gizemleri tespit etmemdir.  Zamanı gelince bunları astroloji dünyasına sunmak bir borç sayılır !

 

Öncelikle akla gelecek ilk soru şöyle olabilir ; bir ortak geçmişe sahip olan veya bir amaç için bir araya gelen insanların yazgılarındaki önemli etken nedir ? Örneğin birlikte bir amaç uğruna buluşan  insanlar benzer şekillerde veya tuhaf tarzlarda hayatlarını kaybedebilirler. Bir uçakta seyahat eden yolcular ile personel uçak düşünce hayatlarını kaybederler. Bunları düşen uçakta bir araya getiren yazgılarının ortak özelliği nedir ? Düşen uçaktan kurtulan tek yolcunun yazgısındaki özel işaret ne olabilir ?

 

Yirmi yıldan daha önceki bir zamanda İstanbul’dan  İzmit’e giden  bir arabada yolculuk  yapan beş kişiden dördü bir kamyona çarpma sonucu olay yerinde hayatlarını kaybetmiştilerdi. Yaralı olarak kurtulan  bir kişi vardı. Ölen dört kişinin yazgılarında ölümü getiren kozmik işaret ne olabilirdi ? Hayatı kurtulan beşinci kişinin yazgısı ne olabilirdi ?

 

Böyle benzer olaylarda insanların kaderlerini inceleyen Vedik astroloji sisteminde eksik olan husus yazgıları ölümde birleştiren kozmik işaretlerin ne olduğudur ? Antik çağlarda soruları yanıtlamak için gerekli olan bilgilerin elde edilmesi imkansız olabilir. Zamanımız ise bilgi çağıdır. Bunların araştırılmasını kolaylaştıran dünya çapında haberleşme ve bilgileri toplama sistemleri vardır.

Burada sunulan astroloji çalışmasında  ölümde birleşen yazgıların ortak kozmik işaretleri gösterilecektir. Bu kural bizim çalışmalarımızla saptanmıştır. Aşağıdaki satırı tıklayarak açılacak sayfalarda okuyabilirsiniz.

 

Kaderin   Ortak   Kozmik    İşaretleri

 

©Yücel Sügen

 

17.03.2024

 

 

 

PLÜTO’NUN   OLAĞANÜSTÜ    GİZEMİ

Evrenin  Mistik  Kurgusunun   Metamorfik   Oyuncusu

Bir çocuk, göksel ışınların kendi bireysel karması ile matematiksel uyum içinde olduğu gün ve saatte doğar. Bireyin horoskopu, değiştirilemez geçmişini ve gelecekteki olası sonuçlarını ortaya koyan değiştirilemez bir portredir. Ancak doğum haritası doğru bir şekilde  yalnızca bilge insanlar tarafından yorumlanır ki bunların sayısı azdır.”

Swami Sri Yukteswar

 

Hindu Bilgeler astroloji alanında Vedik sistemini kurup geliştirdiklerinde ancak gözleriyle görebildikleri dış gök cisimleri olarak Satürn’e kadar olan gezegenleri biliyorlardı. Uzak gezegenleri, özellikle Plüton’u tanımış olsalardı astrolojinin ulaşabileceği noktayı tasarlamak mümkün değildir !  1930 Yılında keşfedilen Plüton için yaşam olaylarını inceleyerek kurallar saptanması henüz mümkün olamaz diye düşünüyordum.  Eşim Astrolog  Özlem Sügen bana karşı çıkıyor ve gezegenin müthiş etkileri olduğunu savunuyordu. Plüto evrenin mistik kurgusunda metamorfik bir oyuncu sayılırdı ! İnsanlığı zaman geçtikçe daha çok şaşırtabilir. Yılların deneyimine sahip hayatımda eriştiğim noktada ben de etkilenmeye başladım. İncelediğim ve bizzat yaşadığım olaylarda Plüto inanılmaz gizemli roller oynamıştı. Plüto hem evrensel ve nesilleri etkileyen bir gezegen olduğu gibi aynı zamanda bireysel olarak da etkili ender gökyüzü oyuncusudur. Günümüzde onu gezgen olarak görmemeye başlayan insanlar vardır ama zamanla yanıldıklarını anlayacaklarına eminim.

Yıllarca önce denizaşırı bir yolculuğumda, New York’ta bir kitapçıdan Jeffrey Wolf Green tarafından yazılmış 2 cilt Plüton adlı kitabı almıştım. Uzun zaman boyunca Vedik astrolojisi çalışmalarım ve kitap uğraşları benim bütün zamanımı aldığından Plüto kitaplarını okuyamamıştım. Hayatımda çarpıcı değişimler olmaya başladığında baş rol oyuncusu olarak karşıma Plüto çıkmaya başlayınca kitapları incelemeye başladım. Jeffrey reenkarnasyona inanan ve bu konuda yazan bir astrolog olarak Vedik astroloji ile uyum içinde sayılır. Onun dayandığı gök cisimleri Ay Düğümleri gibi maddi olmayan elemanlar ve Plüto gibi 20.asırda keşfedilen gezegen  olunca uzun zaman boyunca ilgilenmemiştim ama hata yapmışım !

Plüton, gerçekliğin her seviyesinde evrim ilkesiyle uyum içindedir. Evrimin gerçekleşmesinin temel yolları vardır ve bunlar, ruhun nasıl geliştiğine de yansır. evrimin bu iki yoluna felaketler ve tekdüzelik denilebilir.

Tuhaf sayılacak  evrim, metamorfik değişime yol açan ve yaratan çok yoğun bir olaya, yani evrimsel ihtiyaçların hızlı bir şekilde hızlanmasına dayanmaktadır. Doğada bu bir deprem, volkanik patlama, yıkıcı fırtına, dünya savaşı  vb. olabilir. Plüto’nun 1930 yılından sonraki transitlerinde özellikle 2.Dünya savaşı felaketini rahat şekilde görebiliriz. Bilindiği gibi 2.Dünya savaşı Alman ordularının Polonya’yı istila etmesiyle başlamıştı. 1 Eylül 1939 günü saat 04.30’da, Alman savaş uçakları Polonya'yı bombalamaya başlar. İlk bombalar Wielun'a düşer. 1200 sivil hayatını kaybeder. 2.Dünya savaşında toplam 80 milyon insan hayatını kaybetmişti. Savaşın başladığı zamanın horoskopunda Plüto yerleşimine ve görünümlerine bakalım.

Yukarıdaki horoskopta görüldüğü gibi Dünya savaşının başladığı zaman Transit Plüto Aslan burcunda ve 11.evdedir. Satürn ile kare açı, Mars ile karşıt açı ve Kuzey Düğümü ile kare açı yapıyor. Gökyüzünde Büyük kare görünümü oluşuyor. Dünya ve insanlık için tarihin en büyük yıkımını başlatıyor.

İnsanlar için felaket sayılacak olaylara gelince bu, sevilen birinin ani, beklenmedik kaybı, yoğun bir ihanet ve/veya terk edilme deneyimine yol açan güvenin ihlali, sosyal konum veya gücün zorunlu kaybı, tecavüz deneyimi veya herhangi bir tür şiddet gibi şeyler olabilir. cinsel taciz ve AIDS, kanser vb. gibi katalizmik fiziksel travmalar da sayılabilir.

14 Ekim 2008 tarihinde hastalanmam ve bir gün içinde yoğun bakıma girip doktorların umut kestiği zaman doğum haritamda transit Plüto ile natal Güneş arasında kare açı vardı. Bu görünüm yorumu şöyledir ; “Plüton'un Doğumdaki Güneş ile kare açı oluşturması bireyin hayatında zorlu ve dönüştürücü bir döneme işaret eder. Bu iki güçlü gök cismi arasındaki bu kare açı, yoğun ve sıklıkla yıkıcı deneyimlere yol açabilir.”

Dallas kentinde vurularak öldürülen ABD Başkanı J.F.Kennedy horoskopunda transit Plüto ile natal Ay kavuşumu vardı. Bu görünüm yıkıcı sonuçları olan ama duygusal olarak bütün dünyayı etkileyecek bir olayı (ölümü) gösterir.

Karmik   Hesaplaşma

Felaketler nedeniyle evrimin diğer nedeni karmiktir. Karma, yine her eylemin orantılı bir tepkiye sahip olduğu basit  geçmişin hesabı yasasıdır. Mesela birinin güvenine ihanet ettiysem, bir noktada benim de güvenime ihanet etme durumuyla karşılaşmam mümkün değil mi? Eğer bir noktada çocukları terk etmişsem, terk edilmeyi deneyimlemem mümkün olmaz mı ?  Halk dilinde böyle gelişmelere “İlahi adalet” denir. Bunun da evrensel bir açıklaması olmalıdır.

Buna karşılık, tekdüze evrim, felaket olayları olmaksızın yavaş ve ilerleyen bir değişimdir. Bu, ilerici değişim ve büyümeye eşit olan şey, yalnızca yaşamın gel-gitidir. Çoğu insan için bu tür bir evrim, evrimleşmenin ana ve birincil yoludur; bu, birkaç katalizmik olayın karıştığı yaşam boyu dengedir. Dengeye bakıldığında, evrim çoğu zaman bu şekilde gerçekleşir. Bu olayların tümünde Plüto’nun bir şekilde etkisi görülür.

Türkiye’de 21 yıl boyunca  iktidara gelen Recep Tayyip Erdoğan’ın doğum haritasında  Plüto-Jüpiter kavuşumu Başucunda yerleşen Satürn ile kare açı yapmaktadır.  Büyük başarılar ve görülmemiş bir talih işareti sayılan Jüpiter kavuşumu  en kötü olaylarda bile aslında talihini çalıştırabilir. Örneğin 1997 yılında transit Plüto Başucunda kavuşum yaptığından bir konuşması nedeniyle yargılanıp hapse atılmış ama bu olay ona daha sonra iktidar kapısını açmıştır. Transit Plüto kariyer evinden (10.ev) geçerken 2002 yılının sonunda onu Başbakan yapmıştır.

Ay  Düğümlerinin  Gücü

Ay'ın ev ve burcuna göre güney düğümü, ruh tarafından ruhun evrimsel niyet ve arzularının bilinçli bir şekilde gerçekleşmesine izin veren bir araç, bir çalışma modu olarak kullanılmıştır. Tıpkı Plüton'un doğumdaki konumu gibi, ev ve burçla, bu hayattan önceki arzu ve niyetlerin ne olduğunu sembolize eder ve bunun sonucunda ruhun, Ay’ın güney düğümüyle birlikte kendisini tanımlamak için doğal olarak bu hayata yöneldiği yer olur.

Ruh, evrimsel niyetlerini kolaylaştırmak ve harekete geçirmek için her yaşamda ihtiyaç duyduğu bilinçli kişiliği veya egoyu daima yaratır. Ay, ego dediğimiz şeyle ilişkilidir. Ego, bir film koruyucusundaki merceğe oldukça benzer. Merceğin işlevi, filmdeki görüntüleri ekrana odaklamaktır. Mercek olmadan görüntüler yalnızca dağınık ışıktır. Böylece ruh, odaklanmış bir benlik imajı üreterek kendisinin bilincinde olan bir ego yaratır. Ruh geliştikçe kişinin egosu ve kimlik duygusu da gelişir.

Böylece, Plüton'un ev ve burç açısından doğum konumu, onun bu hayata yönelik evrimsel niyetlerinin ve arzularının doğasını sembolize ederken, tabiri caizse, Ayın güney düğümü, ev ve burcuna göre, onun yarattığı ego tipini sembolize eder.

Plüton ve Ay, güvenlik ihtiyacımızla ilişkili olduğundan, çoğumuz hayata bilinçsizce, birincil kendimizi tanımlama duygumuz olarak bu Dinamiklere yönelerek geliriz.

Bileşik (Kompozit) haritalarda Ayın güney düğümü çiftin kişiliği veya egosu ile ilişkilidir. Güney düğümü Plüton ile birlikte, ev ve burç açısından, bu yaşamdan önce birliklerinin nasıl tanımlandığı ve gerçekleştiği ve nerede bırakıldığı ile ilişkili olacaktır. Görüldüğü gibi reenkarnasyon burada Ay Düğümleri ve Plüto ile ilişkilendiriliyor. Vedik sisteminde bu mesele adeta astrolojinin olmazsa olanıdır.

Hem kompozit hem de sinastri haritalarından yararlanılarak çiftin önceki yaşam dinamikleri, mevcut yaşam niyetleri ve amaçları hakkında ayrıntılı bir analiz yapılabilir. (Bunu bir kural olarak ortaya koymak ne kadar doğru olabilir ?)

 

ÖRNEK

 

Şimdi bu reenkarnasyon konusundaki ilkeleri bileşik bir horoskopta  uygulamak için basit bir örnek inceleyelim.

Bu  örnek horoskop, öğrenilmiş duygusal davranış kalıplarının doğasıyla, ebeveyn ve toplumsal çevre yoluyla psikolojik damgalamayla, terk edilme korkularıyla, ihanetle, güven ihlalleriyle, manipüle edilmeyle, kontrol edilmeyle veya baskı altına alınmayla yüzleşmek için bu yaşamdan önce bir araya gelen bir çifti gösteriyor. Başkaları tarafından yaratılan cinsel yaralar ve cinsel enerjinin kötüye kullanılması ve olumsuz kendine inançlar veya imajlar, birçok kişisel kriz biçiminin oluşmasına neden olur.

Bunlar, bu yaşamdan çok önce birbirlerine bağlı olan (Terazi burcundaki 8. evdeki Güney Düğüm) ve eşit ve karşılıklı olarak (Terazideki Güney Düğüm) yardımcı, şifacı, psikolog (6. evdeki Plüton) rolünü üstlenmiş iki kişidir. 10. evdeki Akrepteki  Venüs ile kare görünüm) yoğun tartışma ve duygusal/cinsel keşif yoluyla  karmik ilişkiyi oluşturmaktadır.

Ortak rolleri, sürekli kriz durumu yaratan psikolojik ve duygusal kalıpların kendi kendini mağlup etmesine yol açan dinamikleri (Plüto 6.evde, Güney Düğümü Terazide, Venüs akrepte,10.evde) fark etme ve anlama niyetini vurgular.

Bu iki kişi  geçmiş yaşamlarda birçok kez birbirine bağlandılar çünkü birbirlerine güvenmeyi, diğer insanların çoğunu dışlayarak birbirlerine güvenmeyi zaten öğrenmişlerdir (Plüto kare Venüs).

6. evdeki kompozit  Plüto ile günlük yaşamlarında  birlikte güç ve kontrol mücadelesi verebilirler. Küçük şeyler üzerinde kavga edebilirler ama. daha açık davranarak bundan kaçınabilirler. Profesyonel bir ilişkide tüm güç birinizin elinde olabilir ve  bu biraz soruna neden olabilir. Ancak Mars bu konuda farklı bir hayat sunabilir.

Kompozit  onuncu evdeki Venüs, nazik, adil ve hoş bir kişiliğe sahip bir çift yaratması açısından yararlı bir etkiye sahiptir. Bu çift muhtemelen dünyaya faydalı, iyi insanlar olarak iyi bir üne sahip olacaktır. Dünya tarafından iyi anlaşan, sevgi dolu bir ilişkiye sahip, barışçıl bir çift olarak görünecektir. Bir çift olarak, kariyer ve para açısından kazanç sağlarken aynı zamanda iyi insanlar olarak statü kazanacaklardır. Başka bir deyişle, bencil ya da saldırgan görünmeye gerek kalmadan dünyadan kazanç sağlayabilirler.

Bu, kompozit haritada  1. Evdeki Mars için güçlü bir konumdur. Bir çift olarak her yeni durumla, üstesinden gelmeye hazır bir şekilde karşılaşırlar. Kompozit Mars'ları ilk evlerinde olan çiftler birlikte çok şey başarabilirler çünkü birleşik enerjileri iddialı ve rekabetçidir. Birlikte aktif bir enerjileri vardır. İstedikleri şeyler için savaşmaya hazırlardır. Karmik bir geçmişe sahip olmayı gösteren bu pozisyona sahip çiftler, dünya üzerindeki etkilerini göstermenin ve iz bırakmanın heyecanını yaşarlar. Önceki hayatlarında beraberliğin gücünü sonraki hayatlarında yeniden tatmak için sözleşmiş ruhlardır.

 

PLÜTO’NUN  TETİKLEMESİ  VE  YAŞAMIN   DEĞİŞMESİ

Daha önce incelediğimiz geçmiş yaşamlarla ilişkisi bir ölçüde fantezik bulgulardır. Çünkü ispatlanması günümüzdeki olanaklarla mümkün değildir. Oysa Plüto transitleri olağanüstü yaşam olaylarını karşımıza çıkartabilir ve sihirli değnek dokunmuş gibi uzun yıllar boyunca etkileyebilir. Bu konuda kendi hayatımdan örnekler vereceğim.

 

Nasıl ki, 1963 yılının Temmuz ayında YDO sınavlarına girdiğim gün kaderimde en önemli değişim zamanı olduysa, 1972 yılının ortasında Deniz Nakliyat şirketinden istifa ettiğim gün hayatımın önemli değişim zamanı sayılır. Daha öncede gördüğüm gibi Güneş tutulması hayatımda daima büyük olayları  tetiklemiştir. 1972 Yılının ilk Güneş tutulması 16 Ocak günü gerçekleşmişti. Tutulma sırasında transit Satürn ile Başucu (MC) arasında üçgen (trine) görünüm vardı.  Bunun anlamı 1972 yılı benim kariyerimde bir değişim, ilerleme  ve yükselme zamanı olacaktı.

O yıllarda benim astroloji ile hiçbir ilgim yoktu. Bir bilgim olsa   evlenmiş, daha yeni ev kurmuş, kirada oturan birisi olarak zorlukla girdiğim iş yerinden 1 saat içinde karar verip ayrılamazdım. Bunu yapan gücün ne olduğunu ve hayatımızı nasıl yönlendirdiğini bilmiyordum ama bir gerçekti. Oysa bana önümde açılan altın yılları transit Plüto gösteriyormuş !

1972 Yılının mayıs ayında Deniz Nakliyat şirketinin yük gemisiyle çıktığım seferden dönünce   özel bir  denizcilik şirketinden  aldığım iş teklifi üzerine çalıştığım işletmeden hemen istifa ederek ayrılmıştım. Yukarıda verilen  doğum horoskopumda görüldüğü gibi yeni işime başladığım tarihte transit Plüto ile natal Başucu (MC) kavuşumu vardı. Plüto bana girdiğim yolun beni gemi hissedarı bir kaptan yani armatör olacağımı gösteriyormuş. Öyle ki, Kadıköy’de kirada oturduğum apartman dairesinden birkaç yıl içinde Boğaz sahilinde inşa ettirdiğim yalı dairesine geçmem Plüto’nun sihirli mesajı ardından gelmiş !

Plüto en dış gezegen olarak Güneş etrafındaki bir dönüşünü  248 yılda tamamlar. Bu nedenle insan hayatı Plüto’nun bir turunu görecek kadar uzun değildir. Ancak yolculuğu sırasında yapacağı görünümlerle hayatı sihirli enerjisiyle aydınlatabilir. 2023 Yılının ilkbaharında transit Plüto  Kova burcuna girince natal horoskopumda Başucu (MC) ile üçgen (Trine) görünüm yapmaya başladı. Geldiğim yaşın gereği yeni bir kariyer peşinde koşacak ve iş hayatında kendimi gösterecek bir çağda olmadığımdan bu sefer acaba ne sürprizi var diye merak etmeye başlamıştım.

Plüto en ağır yol alan gezegen olduğundan bir gezegen ile yaptığı görünüm birkaç yıl boyunca sürüyor. Özellikle geri (Retro) harekete geçince zaman uzuyor. 2024 Yılının başında Plüto, MC ile üçgen görünüm yapmaya devam ediyordu. Sonunda bana kariyer hayatımla ilgili bir ödül vereceğini gösterince gücünü de yeniden ispatlamış oldu. Türk denizciliğinde YDO mezunu Kaptan ve Başmühendisleri arasında iş adamı olup gemi sahibi olan armatörlerin yer aldığı mükemmel bir kitap yayınlanmış. Bu kitap bana ulaştığında hayatta insanı mutlu edecek tılsımın sadece para kazanmak olmadığını, insanın başarılarının gösterilmesi ve ebediyen kalacak şekilde topluma sunulmasının daha zevkli ve onur verici olduğunu hissettirdi.

Kaptan Yücel Sügen denizci olmaya daha ortaokul çağında karar verip buna kavuşacağı eğitimi yapmayı başarmış,  mesleğini zevkle yapmış  ve de maddi olanaklara kavuşmuş birisi olarak Tanrının sevgili kuluymuş. Bir zamanlar gerçekten oldukça fakir  olan bu Atatürk cumhuriyeti muhteşem ülke bana sahip olduğum olanakları ve başarıları verdiğinden  benim için çok kutsaldır. Atatürk’ün cumhuriyet ayarlarına dönmek ve bundan asla vaz geçmemek gerekiyor.

 

 

Transit Plüto 2024 Ekim ayında transit Mars ile karşıt açı yapacak ve Mars gezegeni uzun süre ileri-geri hareketlerle yerini koruyacağından 3 ay boyunca bu zararlı açı değişmeden kalacaktır. Plüto-Mars zararlı açıları bireysel hayatımızı sarsabileceği gibi Türkiye için çeşitli ağır sorunlar oluşturabilir. Ulusça çok dikkatli olmamız gereken yıllardayız.

 

©Yücel Sügen

 

12.01.2024

 

 

 

ALACAKARANLIK     KUŞAĞI

 

 

Cumhuriyetin  İkinci   Yüzyılında     Belirsizlikler

 

Bazen hayatımızda anlam veremediğimiz veya bilimsel kalıplarla çözemediğimiz tuhaf olaylar yaşarız. Sahip olduğumuz doğum horoskopuna bağlı olarak alaca karanlık kuşağında yaşanan olaylar çok gizemli ve tuhaf şekillerde ve zamanlarda ortaya çıkar. Çoğumuz bunları araştırmak yerine unutmayı tercih ederiz. Meslek hayatımda alacakaranlık kuşağında yaşadığım sahneleri kaydetmeyi tercih etmişimdir. Bunların içinde  aynı olaya şahit olmuş ve etkilenmiş başka denizcilerin olduğu bir vakayı anlatmak istiyorum.

 

Meslek hayatımda çeşitli zamanlarda Türk bayrağına geçen gemilerde ilk seferi yapmak üzere kısa periyotlarda denize çıktığım seferler olmuştur. Diler Denizcilik şirketinin 1995 yılında satın alarak Japonya’da teslim edilen “MV.Sürmene-4” adlı gemisini  alarak  ilk seferi yapmıştım. Bayrak çekme töreni Japonya  Kobe’de yapılmıştı.  17 Ocak 1995 günü Kobe büyük bir deprem yaşamıştı. Aynı yıl içinde orada  olmak dehşeti anlamamı  sağlamıştı.

 

Gemi ilk seferinde Meksika’dan yükleme yapacaktı. Pasifik okyanusunda kasım sonuna doğru yükleme limanına doğru Japonya’dan ayrılıp nispeten güzel hava ve deniz şartlarında seyrediyorduk. Rotamızın üzerinde Midway bölgesi vardı. Hawai adalarının kuzeyine ulaşmadan  önce geçtiğimiz okyanus bölgesinde  2.Dünya savaşının en kanlı deniz savaşlarının yaşandığı Midway   ile ilgili pek çok film izlemiştim. 

 

MİDWAY’DE  DENİZE   GÖMÜLEN  IJN  MİKUMA

 

 

 

5 Haziran 1942 gecesi Japon kruvazörü Mogami ve Mikuma, Midway Muharebesi'nden çekilirken birbirleriyle çarpıştı. Mogami'nin güvertesi 1 numaralı tarete kadar ezildi. Mikuma hasar görmüştü ve yağ sızdırıyordu ama yine de makul bir hıza çıkabildi. Mogami bir romorkör gibi davranarak Mikuma’yı çekmeye başlamıştı. Daha sonra Midway'den ulaşan  ABD savaş uçakları saldırıp Japon savaş gemilerine ağır darbeler vurmuştu.

 

 Suzuya, Mogami, Mikuma ve Kumano kruvazörleri  aldıkları emirlerini yerine getirmek için Midway'e hızlı bir şekilde gelerek savaş katılmışlardı ancak  saldırının iptal edilmesi yönünde emirler  Japonya’dan verilmiş fakat  gemiler  ertesi güne kadar bu mesajları alamamışlardı.

 

Mogami, başlangıçta daha ağır hasar görmesine rağmen yoluna devam edebilmiş ve Mikuma üst kısmı dumanı tüten bir hurda yığınına dönüşmüştür.

 

Daha sonra Mikuma  ABD uçakları tarafından bombalanarak batırılmış ve bütün mürettebatı hayatlarını kaybetmiştir. Hayati bir mesajın alınamaması yüzlerce askerin ölmesine ve gemilerinin okyanus dibine gömülmesine neden olmuştur.

 

Uzaylıların Baskını mı Yoksa Hayaletler mi  ?

 

Deniz faciasının yaşadığı Midway bölgesinden geçerken Pasifik yolculuğunu  27 derece Kuzey enleminde yapıyorduk. Güneşli, sıcak ve çok sakin bir gündü. Deniz adeta çarşaf gibiydi.

 

Meksika’da yükleme limanı  Kaliforniya körfezinde ama ana kıtadaki Guaymas limanıydı. Buradan Tayvan’a dökme maden yükleyecektik. Rotamızda Hawai adaları vardı. Önce Kauai adasının sahillerini görecektik. Okyanusta bulunduğumuz  Midway bölgesinde  2.Dünya harbinde ABD ile Japonya arasında müthiş deniz savaşları olmuştu. Güneşli, sıcak havada denizin ayna gibi dümdüz olduğu bir gündü. Kahvaltıdan sonra kamaramda önceki kaptandan kalan İngilizce bir kitabı okuyordum. Saat 11 sularında anormal seslerle irkildim. Parazitler ve vınlama sesleri yukarıdaki köprü üstünden geliyordu.

 

Hemen  üst güverteye çıkan merdivenlere koştum. Kaptan köşküne girmeden önce telsiz odası vardı. Kapısı açıktı,  Telsiz zabiti şaşkın gözlerle olanları izliyordu. Beni görünce adeta kekeleyerek, “Efendim, bütün cihazlar kendiliğinden açıldılar, kontrol edemiyorum..” dedi.  Benzer anormal durum harita odasından geliyordu. Kaptan köşküne girdiğimde aynı şekilde şaşkın gözüken 4.Kaptan geldiğimi görünce, “Süvari bey, bütün aygıtlar kendiliğinden çalışmaya başladı..” demişti. Gerçekten harita odasında ve köprüdeki  elektronik aygıtlar çalışır durumdaydı. Üzerimizden geçen bir uçak var mı diye baktım. Okyanusta adeta  in cin top oynuyordu ! Elektrikli aygıtları durdurmak da mümkün değildi. Yarım saat içinde kendiliğinden devreden çıkmaya başladılar.  Sanki uzaylılar gemiyi basmışlardı ! Böyle bir olayı daha önce hiç yaşamamıştım.  Bir daha da yaşamadım. Telsiz zabiti o kadar olumsuz etkilenmişti ki seferin sonunda mesleği bıraktığını şirketteki Personel müdüründen duyacaktım.  “O gün Pasifik ortasında aklımı kaçıracaktım “ demiş !

 

Midway civarında yaşadığım bu olay için düşününce çeşitli açıklamalar bulunabilir. Fakat Atlatik’de personeli olmadan pupa yelken seyir halinde bulunan Mary Celeste adlı geminin gizeminden aşağı kalmayan bir vaka sayılabilir. Osmanlı zamanındaki Garabet adlı geminin kaybolmasından 8 yıl sonra ortaya çıkması da tuhaflık bakımından benzer olabilir. 

 

Pasifik’te ölüme giderken Japonya’dan gönderilen telsiz mesajlarını alamayan ve aynı gün için hayatlarını kaybeden Japon askerlerinin kaderini belli ki elektromanyetik bir etkilenme değiştirmişti. Benim kumandam altındaki geminin de önce etkilenen yeri telsiz odasıydı. Ardında seyir aygıtlarının tümü teknoloji veya mantıkla açıklanamayacak şekilde zıvanadan çıkmışlardı !

 

Denizcilik hayatımda normal ve anlaşılır şekilde yorumlanması mümkün olmayan çeşitli olaylar yaşadım.  New York’ta hurda yüklenen MV.Nazlı G adlı dökme yük gemisiyle  1994 ilkbahar başında İskenderun limanına gelirken Kuzey Atlantik okyanusunda  gökyüzünde akşamüüstü bir ufo görmüştük. Bu olaydan hemen sonra yarım gün boyunca 35 bin ton yükü olan gemi iki kat hızlı yol almaya başlamıştı. Bulunduğumuz bölgede bize sürat sağlayacak ne akıntı kuvveti ne de fırtına gücü vardı.

 

Yaşadığımız tuhaf olayların  nedenleri kolay şekilde anlaşılamaz. Evrende iç içe geçmiş çeşitli hayatların olduğu söylenir. Belki de bunları birbirinden ayıran boyutların bazen arıza yaptıklarını düşünebiliriz.  Hayat göründüğü gibi basit bir zaman akışkanlığı içinde olmayıp boyutların birbirini etkilediği karmaşık  sahneler içinde geçmektedir ki kaderimiz bazen olağanüstü etkileniyor. Belki de anormal vakalar insanlara ölümün bir son olmadığını düşündürmüş olabilir. Astroloji de insanlığa benzer bir yoldan iletilmiş olmalıdır. Bu dünya insanlarının kültür becerisi olması akla yatkın değildir. Özellikle binlerce yıl önceki bilimle Vedik astrolojisinin insanın eseri olduğunu mantığımız kabul edemez !

 

 

Türkiye’nin mundane (Yıllık) horoskopunda Solar yıl 29 Ekim 2023 günü başlıyor. Yaşanacak 1 yıllık süreçte  solar horoskop anormal olaylar görüleceğini ve trajediler yaşanacağını  vurguluyor. Türkiye’de  zaman içinde var olmak ve ayakta kalmak savaşı vereceğimizi hissediyoruz. Türkiye alacakaranlık kuşağına giriyor ve insanlar  ne yazık ki başına gelecekleri anlayamıyor  !

 

©Yücel Sügen

 

28.10.2023